22 Ekim 2008 Çarşamba

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK

Kimi zaman üstesinden gelemediğimiz bir hüzne gömüldüğümüz izlenimine kaptırırız kendimizi. Yaşadığımız anın büyülü anının geçip gittiğinin, buna karşın hiçbirşey yapmadığımızın farkına varırırız. Oysa yaşam büyüsünü ve güzelliğini kendi içinde gizlemektedir. İçimizde yaşamayı sürdüren çocuğa kulak vermeliyiz. O çocuk büyülü anın hangi an olduğunu bilir. Onun gözyaşlarını kolayca bastırabiliriz ama sesini boğamayız. O çocuk varlığını hep sürdürür. O küçücük çocuklara ne mutludur ki gökyüzü krallığı onlarındır.Yeniden doğmayı bilmezsek, yaşama, çocuk gözlerimizin saflığıyla ve heyecanıyla yeninden bakmayı başaramazsak, yaşamımızın bir anlamı kalmaz.Canımıza türlü biçimlerde kıyabiliriz. Bedenlerini öldürmek isteyenler, Tanrı'nın yasasını çiğnerler. Ruhlarını öldürmek isteyenler de aynı şeyi yaparlar, onların işledikleri günahı insanlar açık seçik göremese de.Yüreğimizde hala yaşayan çocuğun söylediklerine kulak verelim. Onun varlığından utanç duymayalım. Yapayalnız bıraktığımız ve onu neredeyse hiç dinlemediğimiz için korkuya kapılmasına izin vermeyelim.Varlığımızın dizginlerini biraz olsun onun eline verelim. O çocuk her günün bir sonraki günden farklı olduğunu bilir.Yeniden sevildiğini hissettirecek biçimde davranalım ona. Onu hoşnut edelim-bu, alışık olmadığımız biçimde davranmak anlamına gelse de, başkalarının gözüne saçmalık gibi görünse de.İnsanların bilgelik taslamasının Tanrı katında delilik olduğunu anımsayalım. Ruhumuzda barınan çocuğa kulak verirsek, gözlerimiz yeninden parlayacaktır. O çocukla temasımızı yitirmezsek, yaşamla yakınlığımızı da yitirmeyiz...

Paulo Coelho, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım