9 Ocak 2011 Pazar







24 ARALIK SARIKAMIŞ'A DOĞRU...


24 Aralık'ta Sarıkamış'a doğru yürüyüşe
geçen askerlerimiz, gece dağa tırmanmaya
başladılar.

Şiddetli soğuk,korkunç tipi altında bir birlerine
tutuna tutuna,karlara bata çıka yol almaya
çalıştılar.

İliklerine kadat titreten tipinin karşısında,
üzerlerinde ki soğuk yüzü görmemiş yazlık
kıyafetleriyle yürüdüler.

Yol yokuş bitmek bilmiyor,kara saplanmış
ayaklara geçit vermiyordu.. .
Yol bitmeli,kar aşılmalıydı;nasılsa her gecenin
sabahı vardı.

İşte bu gece yürüyüşü sırasında önce gözler
donmuş,kör olduğunun kimse farkına varmamıştı.
Sabahın ilk ışıklarını görememiş,hala gece
karanlığı devam ediyor zannetmişlerdi.
Yüreklerinin aydınlığına yürümeye çalıştılar.
Yollarını aradılar ve geride kalmaya başladılar.
Geride kalanlar yavaş yavaş donuyordu.
Kapkara gecenin sabahını göremediler.
Sağ kalan birkaç asker için bir daha sabah
olmadı.

Sarıkamış'a yaklaştıklarında kar erimemiş,
ama onları eritmişti.Soğuğa bir de açlık eklendi.
Erzak getiren birliklerin askerleri de donarak
öldüğünden;açlık sağ kalanları da perişan etti.
İnanılmaz ama gerçekti;sağ kalanlar ölene dek
çarpıştılar...çarpıştılar...Yüreklerimize gömüldüler.

Dediler ki:

''VATANIMIZ SABAH AYDINLIĞINI GÖRSÜN,
BÜTÜN GECELER BİZİM OLSUN.''

alıntı
------------ --------- --------- --------- --------- ---------

''ALLAH-Ü EKBER DAĞLARINDAKİ TÜRK MÜFREZELERİNİ
ESİR ALAMADIM BİZDEN ÇOK EVVEL ALLAH'A
TESLİM OLMUŞLARDI.GERİYE KALAN BİRKAÇI,
BİZİ GÖRÜNCE SÜNGÜ TAKTI.ÜSTÜMÜZE GELDİ,
ULAŞAMADAN DONDULAR.''

Rus Kurmay Başkanı, Pietroviç