27 Nisan 2016 Çarşamba

GÜNEŞİ SÖNDÜREBİLDİN Mİ CELLAT?




Yaklaşan 1 mayıs la ilgili,geleceğe köprü olan beş işçi önderini anımsayalım mı?

.Bundan 130 yıl önce,1886 1 Mayıs'ında Chicago'da on binlerce işçi 8 saatlik iş günü talebiyle sokaklardaydı. Eylemler birkaç gün sürdü..4 Mayıs günü emekçilerin Haymarket Alanı'nda toplandıkları sırada patlatılan bir bombayla 1 polis ölür, 70'den fazlası yaralanır. Polisler hemen silahlarına sarılır ve emekçilerin üzerine ateş açar.

"Bu adamları mahkum edin, asın onları ve kurumlarımızı kurtarın"

Bu sözler 130 yıl önce ABD'deki bir mahkeme salonunda Haymarket olaylarından sorumlu olduğu ileri sürülen 8 işçi önderinin asılmasını isteyen devlet avukatı Julius Grinnell'e ait.

.Avukat Grinnell'in asılmasını istediği 8 işçi önderi de bu patlamadan sorumlu tutulmaktadır. Olayla hiç bir alakaları olmadığı halde mahkemenin adaletsiz yargılaması sonucu suçlu bulunan bu işçi önderleri Albert R. Parsons, August Spies, Samuel J. Fielden, Michael Schwab, Adolph Fischer, George Engel, Louis Lingg ve Oscar Neebe'ydi.

Mahkeme jürisi, Louis Ling, Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer ve George Engel için idam kararı verir. Geriye kalan üç işçi önderine de 15 yıl hapis cezasını reva görürler.

Uruguaylı yazar Eduardo Galeano da Ateş Anıları kitabının ikinci cildinde 1 Mayıs önderlerinin katledilişini keskin bir dille yazıya döküyor:

"Dar ağacı onları bekledi. 5 kişiydiler ama Lingg dişlerinde bir dinamit başlığı patlatarak ölüme erken gitti."Marseillaise" marşını mırıldanan Fischer hiç aceleci görünmüyordu. Sözcükleri bir bıçak yahut bir kırbaç gibi kullanan Parsons gardiyanlar elini arkadan bağlamadan önce sıkı sıkı yoldaşlarının ellerini tutuyordu. Keskin zekasıyla bilinen Engel liman şarabı istiyor ve sonra yaptığı bir espriyle tüm yoldaşlarını güldürüyor. Anarşizmi sık sık hayata giriş dersi gibi yazan Spies kendisini sessizce ölüme hazırlıyordu.
Darağacı sahnesinin karşısındaki izleyiciler yerlerini aldılar- ipin asılı olduğu yerden bir işaret, ses, şimdi ölüyorlar, korkunç bir dansla havada dönerek...Dünya işçileri her Mayıs'ın ilk günü onları geri getirecekler."
İdam edildiler. Son sözlerini emek tarihine kazıyarak son verdiler nefes alıp verişlerine.
"ÇAĞIRIN CELLATLARINIZI!"

August Spies; yakışıklılığı ve keskin zekasıyla bilinirdi. "Sönmeyecek yer altı yangınını" savundu mahkeme heyetinin karşısında:
“Eğer bizi asarak işçi hareketini ezebileceğinizi sanıyorsanız -ki o hareket haksızlığa uğramış milyonların, yokluk ve sefalet içinde çalışan ve yaşayan milyonların, ücretli kölelerin hareketidir- eğer, böyle düşünüyorsanız, asın bizi! Bir kıvılcımı söndüreceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda, her yerde alevler parlayacak. Bu bir yeraltı yangınıdır. Söndüremezsiniz!(…) Gerçeği söylemeye cesaret edenleri bir kez daha ölüme gönderecekseniz, ben de diyorum ki; gerçeği söylemenin bedeli ölüm cezasıysa eğer, onurla ve cesaretle bu bedeli ödemeye hazırım. Çağırın cellatlarınızı!”
Sonradan Haymarket anıtına kazındığı gibi "Sessizliğimizin bugün boğmaya çalıştığınız seslerden daha güçlü olacağı gün gelecek" diyordu August Spies... Spies'in arkasından şiirini yazan David Edelshtadt isimli Amerikalı şair de şöyle anlatıyordu Spies'i ve onun tarihe kazınan sözlerini:

"'Gün gelecek
Tabutlarımızdan
Güçlü sesler yükselecek
Şimdi bastırdığınız seslerden
Daha güçlü bir ses
Bin kez daha güçlü!
Daha sarsıcı!'
Spies'in son sözleriydi bunlar
Cellat ne anladın bunlardan?
O ruhsal büyüklüğü yok mu ettin?
Güneşi söndürebildin mi?"


.ASILACAK BİR ADAMIN HÜCRESİNDEN
Yoldaşlarının "sempatik" diye andıkları Albert Parsons. Yüreği haksız yere yargılanan yoldaşlarından ayrı kalamaz. Haymarket olaylarıyla ilgili tutuklanmamasına rağmen mahkeme günü yoldaşlarının yanına gelir ve onlarla birlikte ölüme yürür.
Parsons da karısına yazdığı son mektuplarında inatla davasını savunur:
"Vasiyetim olarak seni bırakıyorum, halkın kadını. Senden bir ricam var: ben gittiğimde kesinlikle yaptıkların için pişman olma tam tersine büyük Sosyalizm davasına bıraktığım yerden başla... Ah, karıcığım, yaşamak ve ölüm, biz yaşayıp ölenlerden biriyiz. Sana sevgim sonsuz. Halka ve insanlığa olan sevgim sonsuz. Asılacak bir adamın hücresinden tekrar ve tekrar haykırıyorum: Özgürlük! Adalet! Eşitlik!"

SİZİ TANIMIYORUM
Heyecanlı delikanlı, işçi hareketini geri püskürtmek için seçilen 'kurbanların' en genç olanı. Devrimci şiddet ve onun savunusu Luis Lingg'in mahkeme salonundaki savunmasına da damgasını vurur. Haymarket olayında kullanılan bombaları imal etmek ve dağıtmakla suçlanan Lingg birçok belgeyle iddiaları yalanlar. İdam edilmeden bir gün önce hücresinde ölü bulunur.
Mahkemeye son sözleri "Sizi tanımıyorum! Sizin kanununuzu, kuvvete dayanan yetkinizi tanımıyorum! Bu yüzden asın beni!" olur.

ATEŞLİ BİR MİLİTAN
"Ateşli bir işçi hareketi militanı" diyorlardı onun için. George Engel, Mahkemede yargılananın kendisi değil, işçi sınıfı ve onun mücadelesi olduğunu teşhir eder:
“İlk kez mahkeme önüne çıkıyorum ve cinayetle suçlanıyorum. Neden buradayım? Neden cinayetle suçlanıyorum? Almanya’yı terk etmeme yol açan aynı şey yüzünden: İşçi sınıfının yoksulluğu ve sefaleti. (…) Vatandaş ya da değil, bir işçi olarak hiçbir hakkım yok. Bu yüzden ne sizin haklarınıza ne de yasalarınıza saygı duyuyorum. Çünkü onları bize, işçi sınıfına karşı olan bir sınıf yaptı ve yönetiyor. Benim suçum ne? Çoğunluk sefalet içinde yüzerken, birilerinin milyonları istifleyemeyeceği bir toplumsal sistemi getirmek için uğraştım.”

ÖZGÜRLÜK, KARDEŞLİK VE EŞİTLİK İÇİNSE...
Adolf Fischer için "İşçi sınıfının koşullarını kötüleştiren tüm uygulamalara karşı sabırsızdı" diyor Haymarket olaylarında orada bulunanlardan biri olan William Holmes.
Fischer ölüme itiraz etmez eğer ki o ölüm özgürlük, kardeşlik ve eşitlik içinse:
“Ölüme mahkum edilmemi protesto ediyorum, çünkü burada cinayetten suçlu bulunmadım. Ancak, eğer özgürlük, kardeşlik ve eşitlik istediğim için ölmek zorundaysam, buna itiraz etmeyeceğim. Eğer ölüm, insanlığa duyduğum sevginin cezasıysa, o zaman hayatımdan hemen vazgeçerim.”

İşçi önderlerinin idamından iki yıl sonra, 1889'da toplanan 2. Enternasyonal'in Paris Kongresi'nde 1 Mayıs, Amerikan İşçi Federasyonu'nun önerisiyle, proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kabul edilir.

Ve on yıllar geçse de August, Albert, Luis, George ve Adolf her 1 MAYIS'TA DÜNYADA Kİ İŞÇİLERLER BİRLİKTE SABAH ERKENDEN UYANIRLAR,

1 MAYIS MEYDANLARINA DOĞRU ADIMLARLAR!