24 Şubat 2016 Çarşamba

KAPİTALİST KÜLTÜRÜN HİKMET'i MANEVRALARI





-Sınıf bilincine sahip tek azınlık burjuvazi bildiğimiz üzere.Peki ezilenler neden kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda örgütlenip, sisteme tepki göstermiyorlar?

-Kapitalist üretim tarzının insan yaşamını yabancılaştırdığını,yozlaştırdığını,etik değerleri yok ettiğini,yoksulluğu kitleselleştirip, eşitsizlikleri derinleştirdiğini biliyoruz. Bu artık tüm dünyada böyle.

-Ve bunu çoğu insan bilmesine rağmen, kapitalizme başkaldırı yerine aksine kapitalizme bir uyum gözleniyor günlük yaşamda. İnsanlar kapitalizmin yarattığı değerler doğrultusunda düşünüp davranıyor.. tüketim çılgınlığıyla dalga geçenler bile gündelik yaşamına baktığımızda.. sözleriyle çeliştiklerini görüyoruz.

-Marx'ın Kapital'in birinci cildinde ''meta Fetişizmi'' kavramı kullanması,kapitalist üretim ilişkilerinin,toplumsal ilişkileri nasıl ters yüz ettiğini anlamak açısından önemliydi.

-''Özel mülkiyet bizi öylesine aptala çevirmiş,tek yanlı hale getirmiştir ki,biz bir nesnenin, ancak ona malik olduğumuz zaman bizim olduğunu sanırız.Bu yüzden, bütün fiziksel,akılsal duyuların yerini,bütün bu duyuların tam bir yabancılaşması olan malik olma duygusu almıştır.'' (Marx)

-Üretim ve tüketim üzerine kurulu kapitalizmin giderek insanların beyninde yarattığı bilinç nedeniyle,günlük yaşam kültürüne dönüşüyor ve insanların duyguları düşünceleri,dış görünümleri kısacası her şey meta ya dönüşüyor.

-Üretim araçlarına sahip olanlarla olmayanlar arasında uçurum derinleşirken ..insanların yaşamı kapitalistlerin ürettikleri ürünleri sağlamak yolunda oluyor bu nedenle de tüm etkinlikler para kazanma doğrultusunda oluyor..insan ilişkileri para kazanmanın aracına dönüşüyor..ve bunlar da insanları daha yozlaştırıp yabancılaştırırken ruhsal dengelerini de bozuyor.

-Marx'ın deyimiyle,bu andan sonra '' artık sevginin karşılığı sevgi,güvenin karşılığı güven değildi insanlar arasında.''

-Herkes ihtiyaçlarını artık birbirlerinin aynısı ürünlerle gideriyor..yaratıcılık yokoluyor..kapitalistler reklam ve markalarla albeni yaratıyor..onda var bende de olsun anlayışı...özgürlük adı altında bireyler öne çıkarılıyor..toplumsallık adım adım yok ediliyor.

-A.Gramsci,egemen sınıfların sadece zor araçlarını kullanarak değil,toplumda ki egemen bilinci değiştirerek iktidarlarını sürdürdüklerini söyler.

-Geniş yığınlara baktığımız zaman insanların sadece para kazanma ve meta edinme konusunda çabaları var..diğer konular da tamamen resesif yani edilgen.

-Tüm zenginliklere sahip olan insanlarla...toplumsal zenginliklerden pay almayan geniş yığınlar arasında ki ilişki bireysel ilişkiye indirgeniyor..bu nedenle değilmidir yığınların kendi sınıfı yerine Koç'un yasını tutmaları.!

-Belki de herşeye sıfırdan başlamalı..doğru ve bilimsel olan bilgilere erişmek ilk hedef olmalı...


"İmparatorların kitapsız ve kutupsuz dünyasında
biat etmişken herkes dolar tanrısına
borsasına, piyasasına
bir sen kafir kaldın ey karanfil
bir sen kaldın kökü hala toprakta
ve kavgada..."

Ümit İlter